Kreş Zamanı…

TATİL13Oğlumu annemin kollarına emanet edip işe başlamamın üzerinden neredeyse iki yıl geçmiş. O zamanlar tek düşüncem, oğlumdan nasıl ayrı kalacağımdı. Yoksa annemin sevgi dolu kalbiyle onu sarıp sarmalayacağından da emindim, benden daha sabırlı olacağından da. Bu süreçte gözüm hiç arkada kalmadı. Sayesinde oğlum, hayata yumuşak bir geçiş yaptı. 

Şimdi ise gerçek anlamda hayata atılma anı geldi. Artık Yağız’ın da kontrolümüz dışında bir yaşamı olacak. Kafamızda pek çok yeni endişelerle yarın okula başlıyor oğlum.

Montessori ve Waldorf hakkında o kadar okumadan sonra, klasik bir devlet kreşine göndermek zorunda olmak kötü olsa da, yaşadığımız yerdeki en iyi seçeneği bulmaya çalıştık. Sanırım ödül ve cezanın olmadığı, oğlumun seçimlerini özgür iradesiyle yapabildiği bir kreş düşlemek ancak hayal. Müdür Beyin de dediği gibi, hayalimizdeki kreş değil ama şehrimizdeki en iyisi bulduğumuz.

Yağız’ı uzun zamandır kreş fikrine ısındırmaya çalışıyoruz. Hatta daha önce bahsettiğim “Benim Anaokulum” kitabına öyle ilgi gösterdi ki, hazır olduğuna inandım. Kıvanç’la farklı sınıflarda olsa da, aynı okulda olacakları fikri de yeterince heyecanlandırmıştı onu. Ta ki geçen hafta ki tanışma gününe kadar 😦

Baştan söyleyeyim. Öğretmeni hakkında ilk intibamız gayet iyi. Oldukça sevecen görünüyor. Sınıfa girip birlikte oyuncakları incelerken herşey gayet iyiydi. Ama aileler dışarı çıkmaya başladıkça ve benimde çıkmam gerektiğini söyleyince değişti durum. Yağız bana sarılarak var gücüyle ağlamaya başladı. Bende sınıftaki tek anne olarak bir süre daha kaldım. Yağız gruba katılmayarak benimle kitap bakmayı tercih etti. Tüm çocukların ayrılıp da, Yağız’ın beni bırakmamış olması, belki de benim endişelerimi ona geçirmemden kaynaklanıyor kim bilir? Öğretmenin de ısrarı üzerine, zorla da olsa Yağız’ı sınıfta bırakarak çıktım dışarıya. Tabi ki çok ağladı. Biraz sonra ağlama sesi kesilse de, oyuna katılmayıp koltukta oturmuş. On dakika sonra dağılırken ise, beni gördüğünde yeniden gözleri dolmuştu 😦 Aslında ben bunu hiç garipsemiyorum. Ne de olsa ilkokula başladığımda, bende tüm gün annemi bırakmamıştım ki, ondan çok büyüktüm 🙂 Benim şaşırdığım, diğer çocukların annelerini nasıl bu kadar kolay bıraktığı 🙂

Hal böyle olunca yarın için oldukça endişeliyim. Günlerdir tüm masallarımızda kreş konusunu işlesek de, Yağız kreşe giden dinozora “biraz ağlayabilirsin, ama sonra seveceksin” dese de, yani teoride hazır olsa da, pratik beni korkutuyor. Günlerdir beni ne kadar çok sevdiğini ve hiç peşimi bırakmayacağını söyleyerek yeterince mesaj veriyor zaten.

Kreş hazırlıklarına gelirsek, sanırsınız ki üniversiteye çocuk gönderiyoruz. Bir yığın kırtasiye malzemesi aldık.

48-51 AY2Artık onun içinden bir sanatçı çıkmasını bekliyoruz 🙂

Uyku saati için yastık yorgan telaşına girdik.

48-51 AYUzun zamandır öğle uykusunu kaldırdığımız Yağız’ın nasıl uyuyacağı da bizi düşündürüyor aslında. Uyursa da, akşam evde yeniden nasıl uyuyacağı tabi 🙂

48-51 AY1Sonrasında kıyafetlerini etiketlememiz gerektiğini öğrendik. Tüm giysilere adını işlemeyi gözüme kestiremeyince, internetten bulduğum isimetiketleri adlı siteden, ütü ile yapışan etiketler sipariş ettim 🙂 Gayet pratik ve sevimli oldular.

Kreşin (aslında ben oğlumu kreşe gönderdiğimi düşünsem de, öğretmeni buranın bir kreş olduğunu düşünmeyin dedi) kıyafet tutumundan hiç hoşlanmadım. Gri eşofman ve beyaz ya da kırmızı tişört giydirme zorunluluğundan haz etmedim. Tamam eşofman giydirelim ama bırakın da istediğimiz renkte olsun.

Bir de yemek araları çok sık. Yağız’ın 9.30 da yapılan kahvaltıdan sonra, 12.30 da öğle yemeği yiyeceğini hiç sanmıyorum. Aslında yemek yememesine takılmıyorum da, istemediğim şeyler yemesi ihtimali düşündürüyor beni. Bakalım bu süreçte oğlumu şeker, bisküvi, meyve suyu gibi hazır gıdalardan ne kadar koruyabileceğiz?

Okul 5.00 de kapandığından, dönüşte servise binmesi gerekecek gibi görünüyor Yağız’ın. Bu da hiç istemediğim bir durum ama sanırım mecbur kalacağız.

İşte böyle. Kafamda pek çok sorularla, yarın başlıyor oğlum okula. Büyüyor benim bebeğim. Umarım büyürken, o koskocaman hayal gücünü, gözlerindeki ışıltıyı kaybettirmeyecek kişiler çıkar karşısına.

Kolay gele bize…

İlgili Yazılar : 

 

About yagizlahayat

4 Ağustos 2009 dan beri hayatımın yeni bir amacı var. Bu blog afacan oğlum Yağız'a ilk doğumgünü hediyesidir.
Bu yazı Kreş Günlüğü içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

26 Responses to Kreş Zamanı…

  1. Ayça dedi ki:

    Burada detaylı okuyunca, nurturia’da öğretmene haksızlık ettiğimi anladım. Pardon! Ben, seni hiç almadılar, Yağız direkt öğretmenle gitti ilk gün zannettim:(

    Rüzgar da ilk kez cuma günü yemek yiyecekti. İçli içli ağlayarak geldi. Masaya bile oturmamış. Bu eşiği geçemezsek kreş bize hayal olur.

    Bu arada Rüzgar’ın sınıfındakilerin çoğu ağlıyor. Size ağlamayanlar denk gelmiş galiba. Yani tuhaf gelmesin sana.

    Nevresim takımınızın yastık kılıfından Rüzgar’ın da var. Çok uzun süre kullandık. Malı çok iyi. İkea almadığına sevindim:)

    Böyle zamanlarda büyük şehirde olmak istiyorsundur belki. Montessori okulları falan. Bu kez de yolun uzaklığı engel oluyor, ya da çok çok yüksek ücretler. İnan küçük şehirlerde çocuk daha düzgün büyüyor. Sen Yağız’ı her türlü donanımlı yetiştiriyorsun zaten.

    Alışır Fatoş, alışırlar yani. Umarım. Hepimize kolay gelsin…Öpüyorum…

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Ayçacım sağolasın :-)Bugün ilk gündü ve diğer sınıflarda çok ağlayan çocuk vardı. İçim parçalandı. Tüm gün ayrılamadım okuldan. Biraz mızırdansa da daha iyiydi. Alışacak elbet. Ama benim her an gözyaşlarım kirpiklerimin ucunda 🙂
      Nevresim içime sinen bulamayınca evdeki yedekleri götürdüm bende. Çok sevdiğim için kıyamamıştım başta 🙂
      Rüzgar’da alışır eminim. Önce biz alışalım da 🙂

      Beğen

  2. Hayırlısı olsun… İlk aşamalar böyle sancılı oluyor genelde. Yakında alışacaktır… Ama kıyafet meselesi hakikaten çok sinir. Ne olur sanki çocuklar etrafa rengarenk kıyafetlerle koştursa?

    Beğen

  3. Meral dedi ki:

    Oğlum da 1-2 haftadır ben okula 5 yaşında gideceğim diyordu. günlerdir süren telkinler sonucu bereket ki bu sabah artık okuldan utanmıyorum dedi. neyse götürdük. ben ondan heyecanlı olduğum için, bir de daha az bağlı olduğu biri bıraksın okula, dedikleri için anneme bıraktım. sabah fena değildi. kahvaltıya inerken annemleri dışarı almışlar, ağlamış, annemi bırakmak istememiş. yarın ne olacak bilemiyorum. yemeğini de fazla yiyememiş. bir kaç gün beslenemeyebilirler takviye yapın demişler. okulu merkeze koymayın kaygısını artırabilir dediler telefonda fazla sormadım o yüzden. bu gün yerdemiyim göktemiyim belli değildi. Allah hem çocuklara hem bizlere güç versin inşallah

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Bu sistem biraz insafsız geldi bana. Neden ağlamak zorunda olsunlar ki. Keşke daha yumuşak bir geçiş yapabilsek.
      Bir kaç lokma da alsa ilk günlerde iyiymiş. Kabullendiğini gösterirmiş. Bakalım ne yapacağız?

      Beğen

  4. Banu Bingör dedi ki:

    Fatoş, öncelikle hayırlı olsun… Bu çok özel bir aşama. Şükür Tanrı’ya ki sağlıkla büyüdüklerini görüyoruz. Çevre emniyet koşullarından emin olduktan sonra, daha fazla kendi kontrolümüzde tutamayacağımız çağlar artık erkenden geliyor çocuklara. Bazen seçimler, bazen mecburiyetler. Önce kendindeki endişeyi silmelisin belki. Yağız bir şekilde mutlaka etkilenecektir senden. Düşünmemekte fayda var belki, çok çok ve her her her şeyi 🙂 Kendime de not diye yazıyorum bunları. Üç aşağı beş yukarı benzer zamanlar bizi de bekliyor , henüz vakit olsa da…
    “Zehir dozdadır” demiş Kızılderililer. Arada bisküvi de yiyecek, damağı gelişmişse zaten bunlardan hoşlanmayacak da zamanla… Rahat olsun için… Kıyafet konusunda da iyimser bakmakta fayda var; devlet okulu olduğu için muhtemelen belirli bir renk sınırlaması getirip, varsıl yoksul ayrımını daha az görünür kılmak istemiş olabilirler. Yaşamda kurallar var; bazen istemediğimiz ama yapmamız gereken şeyler var. Bunun da küçük bir alıştırması gibi düşünmek gerek. İlk yorumda arkadaşın Ayça hanım önemli bir noktaya değinmiş; İstanbul’da da olsan o çok özel sistemli okullara ortalama ailelerin bütçe ayırması gerçekten güç. Yine en yakınındaki en doğru yeri bulmaya çalışacaktın. Çoğumuz için durum böyle. Annemler İstanbul’dan ayrılabilecek olsalar, ben de düşünmeden Ege’yi Foça’ya götürür, orada büyütürdüm 🙂 Her şeyden önemlisi, sen önemli bir kılavuzsun onun yaşantısında. Oturacaktır zamanla düzeni… En önemlisi, kitapların dışında insanların da iyi birer arkadaş olduğunu deneyimledikçe, hoşuna gidecek. Off zaten düşünsene, 10-12 sene sonra hiç de öyle peşimizden ayrılmak istemeyen veletler olmayacaklar. Onun “öff annneeee!” diyeceği günleri getir gözünün önüne, üzülme şimdi ağlıyor olmasına :)))) Yakında neşeyle kaptıracaktır kendini akışa. Sevgiler…

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Banu, ben şu her her herşeyi düşünmemeyi bir başarabilsem 🙂
      “Zehir dozdadır” güzel sözmüş duymamıştım. Bugün fazlaca aldı ondan. Doz aşımı durumu oldu 🙂 Sabah kahvaltı da çikolatalı ekmek ve çay, ikindide hazır topkek ve hazır meyve suyu. İçecekleri reddetti. Kek ve ekmeği yedi. Tabi benim içim hiç rahat etmedi. Kahvaltıyı evde yaptırsam iyi olacak 🙂
      İnşallah büyüdüklerini de görürüz de biraz yavaş büyüseler keşke. Doyamadım ben daha bebekliğine 🙂

      Beğen

  5. Gonul dedi ki:

    Fatoscum yazını okurken benim düşüncelerimede değinmişsin 🙂 bizde de Dorukumun anaokulda ilk gunu.Doruk alerjik oldugundan daha oncede hiç okul tecrübesi yok (5 haftalık tenis okulu dısında) . İlk defa ayrılıyoruz oğlumla bu kadar uzun süre. Dorukta bütün hafta sonunu anne beni orda izle, lütfen ben seni çok seviyorum beni bırakma yla geçirdi:( bizimkide Malesef devlet okulunda ama saatleri sizinki kadar çok uzun değil. Saat 1-5 arası. Bugun ilk gunünde ilk 3 saatini aglayarak ve hiçbirşeye katılmayarak geçirdi. Daha sonra nasil olduysa susmuş, katilimciydi. bizde birde kardes faktörü var, su an kardesi benle kalıyor ve o ayrılıyor ya kimbilir ne düşünüyor. Bakalım yarın nasil olacak. Ama gercekten ilk gün çok zormus anne ve cocuk icin. Umarım hepimizin cocukları güzel bir yıl geçirirler okulda. Seninde kalemine saglık. Sevgiyle kalın:)

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Gönülcüm facebookta resimlerini görmüştüm. Pek bir kızgın görünüyordu Doruk 🙂 Senin de dediğin gibi kardeşinin senle başbaşa kalması üzmüştür onu. Of neler yaşıyorlar yüreklerinde kimbilir daha bu kadarcıkken. Biliyorum pamuklara sarmamalıyız ama gözyaşlarına da hiç dayanamıyorum. Pek bir sulugöz oldum bende anne olduktan sonra 🙂
      Eminim mutlu olacaklar bir süre sonra. Yalnızca birkaç haftaya ihtiyaçları var. İnşallah en az üzüntüyle geçiririz bu zamanı. Öpüyorum yakışıklı oğullarını.

      Beğen

  6. Geri bildirim: Kreşte İlk Hafta | Oğlumu Büyütürken

  7. Geri bildirim: Kreşten İlk Şarkı… | Oğlumu Büyütürken

  8. Geri bildirim: İlk Öğretmenler Günü | Oğlumu Büyütürken

  9. Geri bildirim: İlk Karne :-) | Oğlumu Büyütürken

  10. Geri bildirim: 23 Nisan Gösterisi :-) | Oğlumu Büyütürken

  11. Geri bildirim: Anasınıfında İlk Yılın Ardından… | Oğlumu Büyütürken

  12. Geri bildirim: 10 Kasım-İlk Şiir | Oğlumu Büyütürken

  13. Geri bildirim: Öğretmenler Günü-2014 :-) | Oğlumu Büyütürken

  14. Geri bildirim: Ana Sınıfı Karnesi :-) | Oğlumu Büyütürken

  15. Geri bildirim: Serbest Kürsü :-) | Oğlumu Büyütürken

  16. Geri bildirim: Anaokuluna Veda… | Oğlumu Büyütürken

  17. Geri bildirim: Ana Sınıfı Son Karne :-( | Oğlumu Büyütürken

  18. Geri bildirim: Vee Okul… | Oğlumu Büyütürken

  19. Geri bildirim: Okuma Yazma Oyunları :-) | Oğlumu Büyütürken

Yorum bırakın