Annelik Üzerine…


Kendimi bildim bileli çocukları hep sevdim ben. Bir ortamda çocuk varsa, büyüklerle ilgilenmektense, onlarla oyunlar oynamayı tercih ettim. Zamanı geldiğinde “anne” olmayı çok istedim. Olamayacağımı düşünüp kahrolduğum anlar oldu. Ama geçti. Şimdi benim için dünyalar tatlısı olan bir oğlum var. Ama çocuklarla o kadar iyi anlaşan ben, hiç birşey bilmiyormuşum aslında bebek bakımıyla ilgili. Derler ya “annenin kıymetini anne olunca anlarsın” diye, öyleymiş. O toz pembe tablonun ardında sonsuz bir sabır, özveri  ve uykusuz geceler varmış. Annelik “emek” demekmiş. Hep odaklandığımız doğum değilmiş annelik, sonrasıymış.

Ben annemde sonsuz sabrı, şevkati, fedakarlığı, özveriyi gördüm. Hep sığınabileceğim bir liman oldu onun güvenli kolları benim için. Ben onun hep küçük kızı oldum. Bu özelliklerin ne kadarını kendime aldım,  ne kadarını oğluma aktarabiliyorum, bunu zaman gösterecek.

Bugün benim ikinci anneler günüm.  Henüz oğlum, bunun benim için ne demek olduğunu bilemeyecek kadar küçük. Onun bana sarılıp “Anneler Günü”mü kutlayacağı, “bu resmi senin için yaptım anneciğim” diyeceği günlerin gelmesini bekliyorum sabırsızlıkla. Ama bana en güzel hediyenin kendisi olduğunu anlaması için, belki yıllar geçmesi ve onun da baba olması gerekecek. Ancak o zaman anlayabilecek kalbimde doldurduğu yeri.

Oğlum, en güzel hediyem, iyi ki geldin hayatıma…

About yagizlahayat

4 Ağustos 2009 dan beri hayatımın yeni bir amacı var. Bu blog afacan oğlum Yağız'a ilk doğumgünü hediyesidir.
Bu yazı Duygular, Uncategorized, İlkler içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.