37 Ay…

Bu ay nasıl geçti anlayamadım. Ayın yarısında Ramazan nedeniyle leyla gibi dolaştık evde. Uykusuzluktan gözümüz Yağız’ı bile görmedi. Ardından bayram geldi. Bayram ziyaretlerinden çok hoşlanan Yağız, bize hiç zorluk çıkarmadı. Neyse ki çikolata yemeden atlatabildik bayramı 🙂  Babası teklif etmiş olsa da Yağız, çocuklara zararlı diyerek kabul etmedi 🙂 Ama bol bol tatlı yedi 😦

Evimize gelen çocuklara karşı çok nazikti Yağız oğlan. Sorun çıkarmadan oyuncaklarını paylaştı. Hele 1,5 yaşındaki Ilgın’la ilgilenişi görülmeye değerdi. Oğlum büyümüş de abilik yapıyor artık 🙂

Hep bebeklerin resimlerini çekmenin çok zor olduğunu düşünmüşümdür. Oysa son zamanlarda oğlumun fotoğrafını çekmek neredeyse imkansız oldu. Bu ay yakalayabildiğim sadece birkaç kare oldu. Bana resmen paparazi muamelesi yapıyor ufaklık 🙂

Bu aralar çok sık ağlamaya başladı Yağız. İstediği olmayınca, korkunca ya da herhangi bir sebeple ağlıyor. Bizde aklı başında konuşmalarına bakarak, onu büyümüş kabul ediyoruz sanırım. Ondan yaşının üzerinde olgunluk bekliyoruz. Birde onunda tercihleri olabileceğini kabul edemiyoruz bir türlü. İlla ki biz karar vermek istiyoruz. Örneğin geçenlerde parka gitmek istedi. Oysa biz onun daha çok eğleneceğini düşündüğümüzden pikniğe götürmek istiyorduk. Piknik yerinde de salıncak olduğunu söylediğimizde, onun kırmızı olmadığını söyledi. Onun istediği evin önündeki kırmızı salıncaktı sadece. Ama biz onu pikniğe götürdük. Hatta söz verdiğimizin aksine, piknik yapmadan önce parka da götürmedik. Haliyle sürekli mızırdandı Yağız oğlan.  Zor güç birşeyler yedikten sonra götürdüğümüz parkta da biraz sallandıysa da keyif almadı. Ve eve döndüğümüzde kendini kırmızı salıncağa atarak mutlu oldu sonunda.  Bir başka örnek de haftasonu yaşadık. İlk kez oyuncakçıda birşey istedi Yağız. Ama biz istediği arabaları beğenmedik ve başka oyuncak teklif ettik. Oysa O ısrarla onu istedi ve ağlamaya başladı. O ağladıkça biz sinirlendik. İlk kez başımıza gelen olayı iyi yönetemedik ve istediğini alarak sinirli bir şekilde ayrıldık. Üstüne üstlük onu bir daha oyuncakçıya götürmemekle tehdit ettik. Bu iki olayda da sanırım durumu zorlaştıran bizim davranışlarımız oldu. Keşke ebeveyn olmanın bir eğitimi olsaydı…

Bu günlerde bol bol tiyatro yapıyoruz oğlumla. Evdeki giyinme dolabı, kıyafet odamız oldu. Sonra makyaj yapıyor ve çıkıyoruz sahneye. Genelde oyunlarımız filli oluyor. Sonra da seyirciyi selamlıyoruz. Sanırım Yağız’ın bir tiyatro oyunu izleme zamanı geldi. En yakın zamanda bir oyun bulmalı ve gitmeli…

♥ Her ne kadar mızmızlansa, herşeyi benim yapmamı isteyip beni yorsa da aslında hiç kıyamıyor bana oğlum : 

  • Yağız : Annecim sen çok güzelsin
  • Anne: Sen daha güzelsin canım benim
  • Yağız: Sen daha çok güzelsin anne, daha çok 🙂

♥ Anneyle merdivenden inme yarışı yaparlar.

  • Anne : Ooo sen kazandın
  • Yağız : Yok anne ikimiz kazandık (Beni geçmeye gönlü razı olmuyor oğlumun :-))

♥ Babası Yağız’a küser.

  • Yağız anneye dönerek : Kıvanç küsen adamlar kümese gider diyo
  • Babaya döner ve : Sen tavukların yanına git 🙂

Bir ayı daha tamamladık böylece. Oğlum bize rağmen kişiliğini geliştirmek ve bize kabul ettirebilmek adına elinden geleni yapıyor. Bazen ağlama silahını kullanıyor olsa da istediğinden asla vazgeçmiyor.

Dedim ya birlikte büyüyoruz biz…

İlgili Yazılar :

About yagizlahayat

4 Ağustos 2009 dan beri hayatımın yeni bir amacı var. Bu blog afacan oğlum Yağız'a ilk doğumgünü hediyesidir.
Bu yazı Ay Ay Gelişim, bebek gelişimi içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

7 Responses to 37 Ay…

  1. barisingunlugu dedi ki:

    Yağız’ın çikolataya karşı tavrına hayran oldum, maşallah Ona. Ben ne kadar engel olmaya çalışsam da, aile büyükleri, eş dost yüzünden abur cubur yememesini sağlayamadım oğlumun. Evde yemiyor ama misafirlikte, anneanne babaanne evlerinde abur cuburun dibine vuruyor. Birşey söyleyince küsüyor büyükler, ses çıkaramıyorum artık. En azından 5 günü abur cubursuz geçiyor diye avutuyorum kendimi. Tebrik ederim sizi, bu bilinci oğlunuza bu kadar başarıyla aşılayabildiğiniz için.
    Ebeveyn olmak gerçekten çok zor, sürekli okuyorum, bu tip kriz durumlarında teoride ne yapmam gerektiğini biliyorum ama pratikte ben de çuvallıyorum çoğu zaman. Tiyatro fikrinizi de çok beğendim, oğlum biraz daha büyüsün biz de yapalım, güzel bir fikir oldu bana. aklıma birşey takıldı yalnız belli bir kitabı falan mı canlandırıyorsunuz yoksa doğaçlamama mı oynuyorsunuz?

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Aslında Yağız’da da abur cubur yeme potansiyeli var. Ama ben herkese tavrımı çok net koydum. O yüzden direk abur cubur alamıyorlar da bazen büsküvi ya da hazır kurabiye verdikleri oluyor. O da ben yokken. Benim 1 kere bile izin verdiğim şeyi bir daha yasaklayamıyorum çünkü. Mesela bir kez lokum yemesine izin verdim ve şimdi lokum ikram edilince alıyor. Aslında çikolatayı hadi ye desem bayıla bayıla yer eminim 🙂
      Tiyatroyu tamamen Yağız’ın yönlendirmesiyle oynuyoruz. Ben başlasam da o devam ediyor. Meraklı Minik’in bir sayısında konu tiyatroydu. Orada soyunma odası, makyaj odası, sahne gibi bölümlerden bahsediliyordu. Ordan ilgisini çekmişti. Şimdi bizim repliklerimizi de o söylüyor. Bazende o an yapmamız gerekeni canlandırıyoruz. Mesela ben sabah işe gitmek için hazırlanırken, anne ne kostümü giydin diyor. Bende işe giden anne kostümü giydim diyorum. Sonrasında da o an zaten yapacağımız şeyleri tiyatro gibi yapıyoruz. Böylece hazırlanmakta da sorun çıkarmıyor :-)Bu tarz hayal ürünü şeyleri Yağız hep sevdi.Çok daha küçükken ben evdeki kondisyon bisikletine biniyordum ve hayali kitapçıya gidip hayali kitaplar alıp inceliyorduk. Ya da hayali olarak Afrika’ya gidiyor ve çevremizdeki hayvanları inceliyorduk. Sanırım biraz hayalperest bir oğlum var 🙂

      Beğen

  2. Geri bildirim: 38 Ay… | Oğlumu Büyütürken

  3. Geri bildirim: 39 Ay… | Oğlumu Büyütürken

  4. Geri bildirim: 40 Ay… | Oğlumu Büyütürken

  5. Geri bildirim: 41 Ay… | Oğlumu Büyütürken

  6. Geri bildirim: 3.5 Yaş… | Oğlumu Büyütürken

barisingunlugu için bir cevap yazın Cevabı iptal et