Yağız’ın Yemek Serüveni

Sanırım yeni bir annenin en çok düşündüğü şeylerin başında bebeğini nasıl besleyeceği gelir. İlk başta anne sütü hayat kurtarıcıdır aslında. Eğer şanslıysanız ilk altı ay bunu dert etmezsiniz. Değilseniz daha da erken başlar, en iyi nasıl besleyeceğim problemi.

Biz şanslıydık. İlk altı ay sadece anne sütü gayet iyi besledi oğlumu. Hatta öyle kiloluydu ki obez olacak endişesi bile taşıdım 🙂 Ek gıdalara geçtiğimizde, durmadan mutfakta, daha başka ne yapabilirim diye uğraşmaktan yoruldum. İlk yıl gün be gün ne yedirdiğimin istatistiğini bile tuttum 🙂 Meslek alışkanlığı işte… Bunlardan daha önce bahsetmiştim. Sonra bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti 🙂 Okuduğum sıralar “Çocuğum Yemek Yemiyor” adlı kitaptan da bahsetmiştim. Orada 1-2 yaş arası çocukların çoğunda yeme problemi yaşandığı yazıyordu. Biz de yaşadık bunları. Her ne kadar zor olsa da, Yağız yemek yemeyi reddettiği anlarda kitabı hatırlayarak sakinleşmeye çalıştım. Bir de hala anne sütü almasının rahatlığı vardı tabi üzerimde.

Anne sütü demişken, bu konuda çevremde o kadar yanlış inanışlar var ki. Bunu tetikleyenin doktorlar ve mama firmaları olduğunu düşünüyorum açıkçası. Altı aydan sonra sütün yetmeyeceği, bir yaşından sonra artık besleyici değeri olmadığı gibi. Yazık, pek çok bebek bu yüzden mahrum kalıyor bu değerli besinden. Neyse ki Emziren Anneler diye bir grup var ve kafası karışan anneleri, emzirmeleri konusunda ısrarla cesaretlendiriyorlar 🙂

Hala çok iştahlı olmayan oğlum, nispeten daha iyi yiyor son günlerde. Alışkanlıkları sürekli değişiyor. Örneğin18 aylık olana kadar yoğurt, ayran, süt gibi besinleri hiç tüketmezdi. Sonra birgün ayran içmeye başladı, ardından yoğurt yedi. Son bir aydır da severek süt içiyor. Sanırım vücudu ihtiyaç duyduğunda, oda başladı bu besinlere.

İki yaşını dolduran ve kitapta bahsedilen iştahsızlık sınırını tamamlayan oğlumun neler yediğinden bahsetmek istiyorum biraz 🙂 Kahvaltıda portakal suyu, yumurtanın bir çeşidi (haşlama, zeytinyağında, patatesli yumurta, menemen), kaymak, tereyağ ve bal değişmezleri. Bir ara bıldırcın yumurtası verdim ve çok sevdi. Bir seferde beş tane yemişliği var. Boyutuna bakarak normal olduğunu düşünmüştüm ama içinde fazla miktarda protein olduğunu ve dokunabileceğini öğrendikten sonra, doktor kontrolünde sorduktan sonra devam etmek üzere ara verdim. Bazen peynir, domates ve salatalık da ekleniyor menüye. Bir ara çeçil, bir ara kaşar peyniri yedi severek. Şimdilerde beyaz peynir yiyor ara sıra. Ama tüm bunlara dokunmadan masadan kalktığı günlerde oluyor. Bir saat kadar sonra bir meyve (genelde şeftali son günlerde, kiraz, elma vs) ardından da bir bardak süt içiyor. Buraya kadar herşey iyi. Öğle uykusuna yatarken emiyor. Kalktığında öğle yemeği için epey geç oluyor. Genelde 3-4 arası. Yemek olarak severek tükettiği fazla alternatifi yok. Çorba olarak irmikli şehriye çorbası ya da mercimek içiyor sadece. İki küçük köfte, bir kase çorba, cevizli erişte, biber dolması, mücver, bulgur ya da pirinç pilavı çok itiraz etmeden yediği şeyler. Tabi ki sadece bir çeşidi. Nohut yemeğini hiç sevmemesine rağmen, haşlanmış nohutu çerez gibi yemeye bayılıyor. İlk yıl tüm sebzeleri püre halinde çok severek yiyen oğlum, şimdilerde bunlara mesafeli biraz. Bazen tadına bakıp yediği de oluyor ama tutarlı olarak sevdiği bir sebze yok. Akşam yemeğimizde bunlardan çok farklı değil. Kızartmalardan uzak duruyoruz zaten ailecek. Kızarmış patatesin tadına annemlerde baktı ve tabi ki çok sevdi 🙂 Zararlı olan şeyler neden bu kadar lezzetlidir ki 😦 Kuruyemiş (kuru üzüm, badem, ceviz, fıstık, leblebi), haşlanmış mısır, meyveli kek ve kurabiye itiraz etmeden yedikleri. Karpuz, kavun ve üzümü de severek tüketiyor. Akşam bir bardak süt daha içiyor. Emerek uyuyor ve gece boyu birkaç kez daha emiyor.

Evde et tüketilmediğinden Yağız’da fazla yiyemiyor. Arada anneannesi yediriyor ama pek sevdiği söylenemez. Köfte ve biraz tavuk yiyor sadece. Oda her zaman değil.

Henüz cips, kola, hazır meyve suları, çikolata, büsküvi, gofret, şeker gibi abur cuburlarla tanışmadı. Dilerim uzun bir süre daha tanışmaz. Evde yapılan hamur işlerini seviyor. Margarinle yapılmadığı sürece izin veriyorum kısıtlı olarak. Hala dışarı çıkarken yiyeceklerini yanıma alıyorum. Kuruyemiş, kek sürekli çantamızda bulunan şeyler.

Zorla birşey yedirmemeye gayret ediyorum. Zaten istemediği bir şeyi yaptırmak pek mümkün değil oğluma. Evdeysek mutlaka mama sandalyesinde yiyor yemeğini. İlk başlarda kendi kendine yemeğe daha meraklıyken, iştah azaldıkça mama sandalyesine kitap ve oyuncakları gelmeye başladı. Birkaç kaşık fazla yemesi için göz yumdum açıkçası. Şuanda da bu bir alışkanlık oldu ve kendi yemeye çok hevesli değil maalesef.

Tüm bu yazdıklarımla oğlumu iyi besleyebiliyor muyum bilemiyorum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Uzun zamandır tartmıyorum Yağız’ı. Kiloya çok takılmak istemiyorum. Boyu uzun olmasına rağmen kilosu alt seviyelerde seyrediyor. İki yaş kontrolüne henüz götürmedik. Doktorumuzun ne diyeceğini merak ediyorum doğrusu.

Henüz “anne ben çok acıktım” aşamasına gelemesekte, buna da şükür diyorum. Belki çok besleyici şeyler yediremiyorum ama en azından zararlı olanlardan uzak tutabiliyorum.

Bakalım bu yemek yorgunluğundan ne zaman kurtulacağız…

İlgili Yazılar :

About yagizlahayat

4 Ağustos 2009 dan beri hayatımın yeni bir amacı var. Bu blog afacan oğlum Yağız'a ilk doğumgünü hediyesidir.
Bu yazı bebek gelişimi, Beslenme, Uncategorized içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

7 Responses to Yağız’ın Yemek Serüveni

  1. Ayça dedi ki:

    Benim ilk duyduğumda çok şaşırdığım bir bilgi vardı. Süt çocukluğu dönemi, (bazı kaynaklar 1 yaş bazıları 1,5 yaş diyor) sadece ve sadece anne sütü bile alsa olurmuş. Bizim çabamız çocukları yeni tadlara alıştırmak, yeme alışkanlığı kazandırmak içinmiş. Bunu ilk okuduğumda çok rahatlamış ve Rüzgar yemediği öğünlerde stres yapmamıştım.

    Bu arada gayet iyi besleniyor Yağız:) Yağız çok şanslı ama bazı çocuklar için durum öyle değil. Cips yiyorlar ya. Bildiğin yağlı, bol tuzlu hazır cipslerden. O gün cips yememişlerse renkli cıvık jelibomlardan yiyorlar. Ve her gün yiyorlar. Görüyorum ve çok üzülüyorum onlar için. Bizimkiler de bir gün düşecekler o tuzağa muhakkak ama en azından ne kadar koruyabilsek kardır.

    Not: Geçen markette babası benden gizli Rüzgar’a jelibom almış. Birkaç tane yedi tabi elinden alabilmek ne mümkün. Babası gazabıma uğradı ama ne fayda. Böyle atıp tutuyorum ya benimki de tadına bakmış oldu neticede.

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Yağız’da da var o potansiyel 🙂 Bir keresinde annemlerde bir galeta kapmış. Annen kızar dediklerinde koltuğun arkasına geçmiş ve gizlice yiyordu 🙂 Geçenlerde de yiğenimi kola içerken görünce bu ne diye sordu. Bende acı olduğunu söyledim. Takip etmiş. Yiğenim bardağı bitirip bırakınca dibinde kalan bir damlayı içmiş ve “Ben içtim, çok güzelmiş” diyor 🙂 Tadına baktı mı fena. Hep istiyorlar 🙂 O yüzden yanında biz de öyle şeyler yememeye çalışıyoruz.

      Beğen

  2. Ayça dedi ki:

    Annemin arkadaşı geldi aklıma. Oğlu vardı. 4 yaşına kadar kola diye komposto vermiş oğluna. Bir gün hatırlıyorum dışarda hep beraber oturuyoruz, oğlan arkadaşlarıyla gidip bakkaldan kola almıştı gizlice. Kolayı içip, tadı farklı gelince püskürtmüş, sonra da ühü ühü bu kola değil ki diye ağlamaya başlamıştı.

    Galeta sakıncalı mı?? Ben ara ara veriyorum.

    Beğen

    • yagizlahayat dedi ki:

      Ne güzelmiş komposto olayı 🙂 Galeta sakıncalı mııdır tam bilemiyorum. Sadece paketli ürünler vermemeye çalışıyorum. Bir de onlarla midesi dolunca yemesi gerekenleri yemiyor. Ama sanırım şeker, gofretten daha masumdur.

      Beğen

  3. Geri bildirim: Karnabahar Köftesi | Oğlumu Büyütürken

  4. Geri bildirim: Yağız’ın Abur Cuburla İmtihanı … | Oğlumu Büyütürken

  5. Geri bildirim: Sonbahar Ağacı Tatlısı | Oğlumu Büyütürken

Yorum bırakın