Bilenler bilir, yaşadığım yerde, pek çok ünlü otelin havuzuna taş çıkartacak bir havuz vardır. Makine Kimya Endüstrisi tarafından 70’li yıllarda yapılan ve hala MKE tarafından işletilen bu havuz kesinlikle görülmeye değer.
Yağız doğduğundan beri, -onu bebekliğinde havuzdan uzak tutabilmek adına-, hiç yüzme amaçlı gitmedik. Ancak akşam yemeği için gidiyoruz ara sıra.
Gene böyle bir günde ağaçların muhteşem görüntüsünü fotoğraflarken, neden bloğa havuz hakkında yazmıyorum dedim. Öyle ya yaşadığım yerin nadir yeşil alanlarından biri ve olabildiğine huzur verici.
Tabi bir de Yağız’ın babasının, gençliğinde tüm yaz tatillerini geçirdiği mekan 🙂
Yılların etkisiyle binaların yıpranmış olduğunu bir tarafa bırakırsak, yapılaşması da yeşilliğin içerisinde rahatsızlık vermeyecek şekilde dizayn edilmiş.
Haliyle yıllar mekanı yıpratmış. Özellikle spor alanları -basketbol, voleybol ve tenis sahaları- yenilenmeye muhtaç.
Ama gerek ağaçlar, gerek rengarenk çiçeklerle ortam öylesine sıcak görünüyor ki, buna takılmıyorsunuz.
Bu gittiğimizde Yağız’ı girer girmez bir kaplumbağa karşıladı.
Yağız onunla sohbet ederken, kaplumbağayı konuşturmakta bana kaldı tabi 🙂
Çocukluğumdan beri yenilenmeyen çocuk parkı neyse ki bu sene yenilenmiş.
Ama Yağız en çok, çocukluğumuzdan kalma taş kaplumbağaları sevdi 🙂
Ağaçlar sayesinde çocuk dostu bir park olmuş. Gerçi ahşaptan yapılsaydı ortama daha güzel uyum sağlardı ama, günümüzde plastik her yerde ne yazık ki.
Bir kötü yanı, havuz kısmının saat 18.00 da kapanıyor olması. Suyun en muhteşem anında çıkmak zorunda kalıyorsunuz.
90-340 cm aralığında değişen havuz yüksekliği her zevke uygun.
Ayrıca çocuklar için bir küçük havuzda mevcut.
Yıllardır bu havuzun etrafında dolaşıp da giremiyor olmak, zavallı oğlum için işkence gibi. 😦 Neredeyse kıyafetleriyle atlayacaktı bu sefer.
Umarım bu sene yıl bitmeden yüzmeye de getirebiliriz.
Ağaçlıklar arasında kalan restoran bölümü, daha güzel mobilyalarla şenlendirilebilir.
Ama tabi bu da bir maliyet gerektirir.
Bir devlet kurumu olması sonucu, gerek giriş ücretleri gerekse yemek fiyatları açısından oldukça makul.
Üstelik benim gibi vejetaryen birisi için, bu şehirde pide dışında bir şey yemek açısından tek adres. Zeytinyağlı menüsü benim için bulunmaz nimet.
Restoran bölümüne öğle yemeği içinde giriş yapılabiliyor. Şehir merkezinde çalışırken, sık sık gidebilme imkanımız oluyordu bu yüzden.
Bol fotoğraflı bir yazı oldu bu ama hiçbirini elemeye kıyamadım.
Ağaç, sen ne kadar eşsiz bir güzelliksin. Sen varsan her yer güzel…
İlgili Yazılar :
burnumuzun dibinde ve uzun zamandır gitmediğimiz bir yer. resimlerine bakınca özlemişim. en azından yılda bir kere iş arkadaşları olarak toplanırdık. resimlerine bakarak iç geçirdim. hem gülümsedim hem hüzünlendim.
BeğenBeğen
Elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz işte 🙂 Ama biliyor musun, Yağız girer girmez hatırladı. “Biz buraya Baturalp’le gelmiştik” diye 🙂
BeğenBeğen
Selamlar, blogunuzu yeni takibe başladım ve bu yazıyı bulunca hemen Kırıkkale’de olduğunuzu anladım:) Benim eşim de Kırıkkaleli ve arada geliyoruz. MKE’nin havuzundan eşim bolca bahsetmişti, ara ara giderlermiş ama bana gitmek henüz nasip olmamıştı. Çok güzel görünüyor gerçekten. Kırıkkale’ye geldiğimizde ilk fırsatta gitmeyi planlıyorum. Sevgiler:)
BeğenBeğen
Evet çok güzeldir. Madem bağlantınız varmış kaçırmayın. Yüzmeye gidemezseniz bile bir akşam mutlaka uğrayın 🙂
BeğenBeğen
Geri bildirim: Papazın Bağı | Oğlumu Büyütürken
yagızın annesi kırıkkale de mi bende kırıkkaledeyim. Sizi tanımak isterdim açıkcası. MKE de çalışan biri olarak
BeğenBeğen
Evet üniversitede çalışıyorum. Yolunuz düşerse beklerim 🙂
BeğenBeğen